Posterolateral füzyon ve posterior segmenter enstrümantasyon uygulanan dejeneratif lomber instabilitesi olan hastaların klinik sonuçları
Abstract
Lomber spinal instabilite başlıca; dejeneratif spondilolistezis, füzyona komşu dejeneratif instabilite, spinal dekompresyon sonrası instabilite ve post-diskektomi sonrası instabilite olarak incelenebilir. Konservatif metotlara cevap vermeyen ağrının ve nöral kladikasyonun varlığında ve kesin instabilite radyolojik olarak saptanan hastalarda cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Cerrahi tedavide füzyon ve enstrümantasyon uygulanıp uygulanmayacağı hala tartışmalıdır. Bu çalışmada minimum iki yıllık takibe sahip, konservatif tedaviye cevapsız ağrıya sahip ve radyolojik olarak kesin instabilitesi belirlenen 24 hastaya uygulanan, posterolateral füzyon ve posterior enstrümantasyon uygulanan hastaların cerrahi sonuçları ile Oswestry Maluliyet Skorları ve SRS’22 anketleri uygulanarak, hastaların klinik sonuçlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, hastaların ağrı, nöroloji yakınmaları ve fonksiyonel kapasiteleri ile füzyon oranları ve cerrahi sonuçlar arasındaki ilişki de araştırılmıştır. Hastaların tamamının fleksiyon grafilerinde 4 mm’den fazla translasyon (Ortalama 5.2 ± 1.4 mm) ve 10° üzeri angulasyon (Ortalama 11.6° ± 1.1°) olduğu ve kesin lomber instabiliteleri olduğu belirlenmiştir. İnstabilite hastaların 8 (% 33.3)inde L5-S1, 14 (% 58.3)’ünde L4-5 ve 2 (% 8.4)sinde L3-4 seviyesinde olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada, hastalara uygulanan posterolateral füzyon ve posterior enstrümantasyon ile kesin instabilitesi olan hastaların instabiliteleri ortadan kaldırılmış, Lenke ve arkadaşlarının sınıflamasına göre değerlendirildiklerinde % 79.2 hastada solid füzyon elde edildiği, buna karşın % 12.5 hastada yeterli füzyon oluşmadığı (Grade B veya C) halihazırda takip edildikleri ve sadece 1 (% 4.2) hastada psödoartroz geliştiği belirlenmiştir. Dekompresyon yapılan 10 hastanın tamamında nöral kladikasyon yakınmalarının geçtiği ve hastaların tamamının ağrısız hale geçtiği saptanmıştır. Hem ODS hem de SRS-22 skorlarında preoperatif değerleriyle karşılaştırıldığında postoperatif ve final değerlerinin istatistiki olarak anlamlı olacak şekilde düzeldiği (p<0.05) ve tüm hastalarda SRS-22 anketi skorlarının tatmin edici iyi sonuç kabul edilen 4 ve üzerine çıktığı belirlenmiştir. Son kontrolde, minimal kayıplar olduğu gözlenmiştir. Dejeneratif lomber spondilolistezisi olan 15 hastada, uygulanan enstrümantasyonla, sagittal konturların hastaların tamamında normal fizyolojik sınırlara getirildiği, bu hastalarda postoperatif istatistiki olarak anlamlı olacak şekilde ortalama % 70.9 ± 14.4 redüksiyon da sağlandığı belirlenmiştir. Final korreksiyon oranlarının da değişmediği saptanmıştır. Listetik kayma ve sagittal konturlardaki düzelmenin ODS ve SRS-22 anket sonuçlarıyla istatistiki olarak anlamlı olacak şekilde korele olduğu, elde edilen translasyonel düzelmenin ve sagittal konturların fizyolojik sınırlara getirilmesinin hastaların ağrılarına, fonksiyonel kapasite ve mental ve kozmetik durum ile tedaviden tatmin düzeylerine olumlu bir etkide bulunduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, bu çalışmanın verileri ışığı altında, dejeneratif lomber instabilitelerde, kesin instabilite gösterilen ve konservatif yöntemlere cevap vermeyen ağrı ve nöral kladikasyosu olan hastalarda, posterolateral füzyon ve posterior segmenter pediküler vida uygulamasıyla yüksek oranlarda füzyon elde edildiği, sagittal konturlar fizyolojik sınırlara getirilebildiği, klinik olarak da yüksek başarı elde edildiği belirlenmiştir. Bununla beraber instabilitenin ortadan kaldırılmasının, sagittal konturların düzeltilmesinin ve translasyonel deformitenin azaltılmasının, ağrı, fonksiyon, kozmetik- mental durum ve tedaviden tatmin gibi klinik sonuçları olumlu yönde etkilediği fikri de elde edilmiştir. Lumbar spinal instability can be evaluated as degenerative spondylolisthesis, degenerative instability of the adjacent spine, postdecompression instability, and postdiscectomy instability. Surgical treatment is indicated when persistent pain with nonoperative treatment, neural claudication and radiologicaly daignosed absolute instability. Fusion and instrumentation is stil controversial. The aim of this study is to determine the surgical and clinical results with Oswestry Disability Index and SRS-22 Questionarie of 24 patients that had persistent pain despite conservative treatment and surgically treated with posterolateral fusion and posterior instrumentation with minimum two years follow-up. Additionally relationship between pain, neurologic symptoms, functional status and fusion rates and surgical results evaluated. All of the patients had translation more than 4 mm (average 5.2 ± 1.4 mm) and angulation more than 10° (average 11.6° ± 1.1°) on flexion radiographies and had absolute lumbar instability. The instability was detected at L5-S1 level in 8 (33.3 %) patients, at L4-5 level in 14 (58.3 %) patients, at L3-4 level 2 (8.4 %) patients. In this study, it was stated that posterolateral instability was resolved after posterolateral fusion and posterior instrumentation, and according to Lenke et. al. classification solid fusion was obtained in 79.2 % of patients, inadequate fusion was seen in 12.5% of patients (Grade B and C), and in one patient (4.2 %) pseudoarthrosis developed. It was decided that neural claudication was resolved in all of the 10 patients that decompression was performed. When preoperative and postoperative ODI and SRS-22 questionaire were compared, postoperative and final results were improved to statistically significant values (p<0.05). At last follow-ups, minimal correction loss were observed. In 15 degenerative lumbar spondylolisthesis patients, sagittal contours were impaired to physiologic limits, and statistically significant postoperative reduction (average 70.9 ± 14.4 %) was obtained. Final correction rates did not changed also. It was seen that correction rate of sagittal contours and lystethic slip were correlated with ODI and SRS-22 questionarie results, and the translational improvement and the correction of sagittal contours to physiologic limits positively effect pain, functional capacity, mental and cosmetic status of patients and satisfaction rates of treatment. According to datas of this study, it was concluded that sagittal contours could be decreased to physiologic limits, high fusion rates and good clinical results can be obtained with posterolateral fusion and posterior segmental pedicular screw fixation in patients who had degenerative lumbar instability and not responded to conservative treatment methods. Additionally, it was stated that correction of sagittal contours, correction of instability and improvement of translational deformity positively effect pain, function, cosmetic-mental status and satisfaction from treatment.