Kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunda optik koherens tomografi ile koroidal kalınlık değerlendirilmesi

Abstract

Amaç: Spektral domain optik koherens tomografi (SD-OKT) ile Kuru Tip Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (YBMD) olan hastalarda subfoveal ve makuler bölgede ki koryokapillaris tabakasının morfolojik değişimlerini ve koroidal kalınlık değerlerini incelemek ve normal popülasyonla karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma için Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinde Kuru Tip YBMD tanısı ile takip edilen 59 hastanın 59 gözünün ve 59 sağlıklı gönüllünün 59 gözünün dosya bilgileri ve OKT ölçümleri tarandı. Her iki grubun makuler OKT görüntüsü üzerinde belirlenen noktalardan koroidal kalınlık ölçümleri yapıldı ve birbirleriyle karşılaştırıldı. Bulgular: Kuru Tip YBMD olan 59 hastanın 59 (%50) gözü ve sağlıklı 59 gönüllünün 59 gözü (%50)olmak üzüre toplam 118 göz çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. Her iki grubun yaş değerleri normal dağılım göstermiş ve gruplara arası anlamlı farklılık izlenmemiştir (p:0.30, p>0.05). Aynı şekilde her iki grubun cinsiyet dağılımları da normaldir ve istatistiksel olarak anlamlı farklılık izlenmemiştir. Her iki grupta da ölçüm alınan 7 ayrı nokta arasında en yüksek ortalama koroidal kalınlık değerine sahip bölge subfoveal bölge olarak tespit edilmiştir. Subfoveal bölgeden elde edilen ortalama koroidal kalınlık değerleri her iki grup için karşılaştırıldığında Kuru Tip YBMD hastlarının normal popülasyona göre istatistiksel olarak daha ince olduğu tespit edilmiştir (p:0.001 p<0.05). Subfoveal bölge dışındaki ortalama koroidal kalınlık değerleri Kuru Tip YBMD hastalarının olduğu grupta yüksekten düşüğe doğru T1, T2, N1, T3, N2 ve N3 şeklinde, normal gurpta ise T1, N1, T2, T3, N2 ve N3 şeklinde tespit edilmiştir. Bu 6 nokta için ölçülen ortalama koroidal kalınlık değerleri iki grup için karşılaştırıldığında, her nokta için ayrı ayrı Kuru Tip YBMD olan grubun normal guruba göre istatistiksel olarak anlamlı biçimde daha ince olduğu tespit edilmiştir (p:0.001 p<0.05). Her iki grubun ortalma koroidal kalınlık değerleri ile yaş arasında negatif korelasyon olduğu tespit edilmiştir Kuru tip YBMD olan grup için bu korelasyon değeri -0.41 iken normal grup için tespit edilen korelasyon değeri -0.46 idi. Her iki grubun kendi içlerinde cinsiyetlere göre ortalama koroidal kalınlık değerleri karşılaştırıldığında ise hem Kuru Tip YBMD olan grup hem de normal grup için ortalma koroidal kalınlık değerleri ve cinsiyetler arasında isttatistiksel anlamlı bir fark tespit edilmedi. Sonuç: YBMD patogenez tam olarak açıklık kazanmış bir hastalık olmamakla birlikte daha önce yapılan çalışmalar sayesinde koryokapillaris tabakasının hastalığın seyri ile ilgisi olduğu bilinmektedir. Yaptığımız çalışma da koryokapillaris tabakasının Kuru Tip YBMD hastlarında normal gruba göre yaştan bağımsız olarak inceldiğini göstermiştir. Fakat elde ettiğimiz sonuçlar sahip olduğumuz bilgiler çerçevesinde değerlendirildiğinde bu incelmenin Kuru Tip YBMD hastalığının bir sonucu olarak mı ortaya çıktığını yoksa hastalığın sebebi mi olduğunu göstermemektedir. Gelişime çok açık olan OKT sistemleri sunduğu doku biyopsisi niteliğinde yüksek çözünürlüklü, kaliteli görüntüleme sistemleri, ölçüm sistemleri ve yazılımlar sayesinde koryokapillaris tabakası daha objektif ve kolay değerlendirilebilecektir. Yapılacak uzun süreli hasta ve normal popülasyon takipleri ve çok merkezli çalışmalar sayesinde koryokapillaris tabakasının Kuru Tip YBMD?nun daki rolü, etkileri ve sonuçları ilerleyen yıllarla birlikte çok daha net algılanacak ve değerlendirilecektir.

Objective: The objective of this study is to investigate the morphological changes of the choriocapillaris layer in subfoveal and macular region and the choroidal thickness values in Dry Age-Related Macular Degeneration (ARMD) by means of Spectral Domain Optical Coherence Tomography (SD-OCT) and to compare them with normal population. Materials and Method: For this study, the information in the files and OCT measurements of 59 eyes of 59 patients followed with Dry ARMD diagnosis at Ufuk University, Faculty of Medicine, Ophthalmology Department Clinic and 59 eyes of 59 healthy volunteers were analyzed retrospectively. Choroidal thickness measurements were done from the points defined on the macular OCT image in both groups and compared to each other. Findings:A total of 118 eyes were investigated in the study; 59 eyes (50%) of 59 patients with dry type ARMD and 59 eyes of 59 healthy volunteers. Ages in both groups had a normal distribution and no significant difference was observed between the two groups in terms of age (p:0.30, p>0.05). Similarly, the distribution of genders was normal in both groups without any statistical significance. In both groups, the highest average choroidal thickness values were recorded in the subfoveal region among 7 different points measured. When the average choroidal thickness values measured in the subfoveal region were compared for both groups, it was observed that Dry ARMD patients had statistically thinner values than the normal population (p:0.001 p<0.05). It was defined that the average choroidal thickness values outside the subfoveal region were ? from the highest the lowest ? T1, T2, N1, T3, N2 and N3 in Dry ARMD patients, while these values were observed as T1, N1, T2, T3, N2 and N3 respectively in the normal group. According to the comparison of average choroidal thickness values measured for the abovementioned 6 points between the two groups, the Dry ARMD group had statistically significant thinner values than the normal group for each and every point of measurement (p:0.001 p<0.05). Negative correlation was defined between the average choroidal thickness values and age in both groups. This correlation value was found to be -0.41 for the Dry ARMD group, while it was -0.46 for the normal group. As the average choroidal thickness values were compared according to gender in both groups, there was no statistically significant difference observed between the average choroidal thickness values and gender neither in the Dry ARMD nor in the normal group. Conclusion: Although the pathogenesis of ARMD is not clear, thanks to previous studies, it is known that choriocapillaris is associated with the process. Our study also shows that the choriocapillaris layer is getting thinner in Dry ARMD patients independent of age when compared to normal population. However, as we analyze these results under the light of the information available, they do not indicate whether this thinning is caused by Dry ARMD disease or it is the cause of the disease. Being very promising in terms of development, the OCT systemswill be able to evaluate the choriocapillaris more objectively and easily thanks to high resolution, high quality imaging systems, which are almost at the level of tissue biopsy, measurement systems and software. Through long-term follow-up of patients and normal population and multi-center studies; the role and effects of choriocapillaris in Dry ARMD and the results thereof will be perceived and analyzed much more clearly in the years to come.