Yeni dünya düzeninde ABD ile Çin rekabetinin hegemonya kavramı bağlamında değerlendirilmesi
Abstract
Uluslararası düzenin 20. yüzyıldaki hegemon devleti olan Amerika Birleşik Devletleri, 21. yüzyılın başında bu role aday yeni yükselen bir güç ile karşılaşmıştır: Çin. Uluslararası sistemin hegemonik gücü olma olgusu, yeni dünya düzeni ile birlikte devletler arasındaki ilişkilerin iç içe geçtiği bir dönemde daha da önem atfedilen meselelerden biri haline gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası GATT gibi kuruluşlar ile uluslararası düzendeki mutlak hegemonyasını pekiştiren Amerika Birleşik Devletleri, 1945-1990 yılları arasındaki Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile giriştiği güç mücadelesini Sovyetler Birliği'nin yıkılması ve komünizmin çöküşü ile birlikte başarı ile atlatmıştır. Soğuk Savaş döneminden sonra uluslararası düzen, merkezinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bulunduğu tek kutuplu bir yapı haline gelmiştir. Diğer taraftan iki kutuplu dünya düzenindeki Soğuk Savaş dönemini özellikle 1978 yılından itibaren uluslararası sistemin konjonktürel yapısını iyi değerlendiren Çin Halk Cumhuriyeti, ucuz işgücü ve maliyetler ile yaklaşık çeyrek yüzyıl boyunca daha önce hiçbir devletin gerçekleştiremediği ekonomik büyümeyi göstererek yükselişe geçmiş ve özellikle 2010'lu yıllardan sonra tek kutuplu dünya düzeninde ABD'nin 21.yüzyıldaki en önemli rakibi olarak ortaya çıkmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti; Şanghay İşbirliği Örgütü, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği, Çin-Arap İşbirliği Formu, Orta Asya Bölgesel Ekonomik İşbirliği gibi birçok girişim vasıtasıyla hem bölgesel hem de küresel düzeyde etki alanını artırmıştır. Ekonomisinin gelişmesine paralel olarak enerji ihtiyacı da artan Çin, mevcut ekonomik büyümesini devam ettirmek için enerji ihtiyacının giderilmesi ve yükselişindeki itici güçlerinden biri olan üretmiş olduğu ürünlere pazar oluşturulması amacıyla Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika gibi pek çok kıtaya yayılan ekonomik ve ticari ilişkiler ağı kurmuştur. Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği'nin nüfuz alanın daraltılması ve komünizmin yayılmasının önüne geçilmesine yönelik politikalarında 2000'lere kadar olan dönemde Çin'e birçok yatırım gerçekleştirirken, son dönemde Çin'in görülmemiş yükselişi karşısında politikalarında değişikliğe giderek Çin'in küresel düzendeki etkinliğinin azaltılmasına yönelik politikalar izlemeye başlamıştır. 21. Yüzyılda çağın getirmiş olduğu teknolojik, askeri ve ekonomik değişmelere bağlı olarak ABD ile Çin arasındaki uluslararası düzenin hegemonik gücü olma yarışı; teknolojik, askeri, ekonomik ve yumuşak güç unsurlarını da içinde barındıran birçok parametre ile daha karmaşık ve zorlu bir yapıya bürünmüştür. The hegemonic state of the international order in the 20th century, the United States, faced a new emerging power in the early 21st century: China. Being hegemonic power of the international system has become one of the more important issues in a period when relations between states and the new world order are interlocked. After World War II, organizations such as International Monetary Fund, World Bank GATT and the United States, which strengthened the absolute hegemony of the international order, successfully achieved the power struggle with the Soviet Union during the Cold War between 1945-1990 with the collapse of the Soviet Union. After the Cold War, the international order became a unipolar structure with the United States at its center. On the other hand, the People's Republic of China, which benefits the conjuncture since 1978, started to rise with the advantage of economic labor and costs that could not be realized by any state about a quarter of a century ago. After 2010, China emerged as the most important US rival in the 21st century in the unipolar world order. People's Republic of China, has increased its influence area at regional and global level through many initiatives such as Shanghai Cooperation Organization, Asia-Pacific Economic Cooperation, Sino-Arab Cooperation Form, Central Asia Regional Economic Cooperation. In parallel with the development of its economy, China whose energy demand is increasing, has established a network of economic and commercial relations spreading to many continents such as Central Asia, the Middle East, Africa and Latin America in order to have market for the products it produces, and to supply energy and to continue its economic growth. These markets are one of the reasons of rising economy. While the United States has invested a lot in China until the 2000s due to its policy of to narrow Soviet Union's impact area and to prevent the spread of communism. But In the face of the unprecedented rise of China in recent years, it has changed its policies and started to pursue policies aimed at reducing China's influence at the global order.In the 21st century, due to the technological, military and economic changes brought about by the era, the race between the USA and China on being the hegemonic power of the international order has become more complex and challenging with many parameters including technological, military, economic and soft power elements.
URI
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=Eb5EkakJlp3olBdo_wNEGV5HIDwcdERUeGrOSzicT5yyRBdiDmxMDOBN_M24KtK3https://hdl.handle.net/20.500.14065/4783
Collections
- Tez Koleksiyonu [671]