Ebeveyn tükenmişliği, ebeveyn stresi ve ilişkisel yılmazlığın sosyo-demografik değişkenler açısından incelenmesi
Abstract
Aile içerisine çocuğun dâhil olmasıyla birlikte, ebeveyn için mutlu yaşantılar olduğu kadar, stresli ve yıpratıcı süreçler de beraberinde gelmektedir. Ebeveynler genellikle günlük olarak ebeveynlikle mücadele ederken fiziksel ve duygusal olarak tükenmektedir. Ebeveyn tükenmişliği, ebeveyn rolünde yaşanan kronik strese bağlı bir bozukluktur. Ebeveyn tükenmişliği, intihar düşünceleri, çocuk ihmali ve şiddeti gibi önemli sonuçlara neden olabilmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı, ebeveyn tükenmişliği, ebeveyn stresi ve ilişkisel yılmazlığın sosyo-demografik değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2020-2021 eğitim-öğretim yılında Ankara'daki özel ve devlet okullarında tüm kademelerde (okul öncesi-ilkokul-ortaokul-lise) eğitim görmekte olan öğrencilerin velilerinden oluşan toplam (%68,6) 350 anne ve (%31,4) 160 baba olmak üzere toplam 510 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada veriler, ''Ebeveyn Tükenmişliği Ölçeği'', Ebeveynlik Stres Ölçeği'', ''İlişkisel Yılmazlık Ölçeği'' ve araştırmacı tarafından hazırlanan ''Kişisel Bilgi Formu'' aracılığı ile toplanmıştır. Araştırmada verilerin analizi, SPSS 25.0 (Statistical, Package For Social Sciences) programında yapılmıştır. Elde edilen verilere göre ebeveyn tükenmişliği, ebeveyn stresi ve ilişkisel yılmazlık düzeyinin cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulgulanmıştır. Erkeklerin, ebeveyn tükenmişliği ve ebeveyn stres düzeylerinin kadınlara göre daha yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. İlişkisel yılmazlık düzeyinin erkeklerde kadınlara göre daha düşük düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ebeveyn tükenmişliği ve ebeveyn stresi yaşa göre anlamlı bir farklılık gösterirken, ilişkisel yılmazlığın yaşa göre anlamlı düzeyde farklılaşmadığı bulunmuştur. Ebeveyn tükenmişliği, ebeveyn stresi ve ilişkisel yılmazlığı etkileyen sosyo-demografik değişkenleri ortaya koyabilmek amacıyla elde edilen bulgular, alanyazın çerçevesinde tartışılmış ve yorumlanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına yönelik öneriler sunulmuştur. When a child is born in family, alongside with happiness, a stressful and exhausting period begin. Parents' are usually worn out physically and emotionally throughout the day struggling with daily parenting. Parental burnout is a chronical stress-based disorder. This disorder may lead to suicidal thoughts, child neglection and violance. Accordingly, this study's aim is to examine parental burnout, parental stress and relationship resilience by socio-demographic variables. Study group of this research is consisted of students' parents from 2020-2021 academic year, all graduation levels (pre-primary-middle-high school) and from private and state schools in Ankara, in total of 510 parents, (%68,6) 350 mothers and (%31,4) 160 fathers. In this research, data was gathered by "Parental Burnout Assessment", "Parenting Stress Inventory" , "Relational Resilience Scale" and "Personal Information Form" which was prepared by the researcher. In this research, this data was analysed on SPSS 25.0 (Statistical, Package For Social Sciences). It is concluded based on the data that parental burnout, parental stress and relational resilience differ between gender. Parental burnout and parental stress was at a higher level on male. But, relational resilience was at a lower level than female. While parental burnout and parental stress differs by age, relational resilience does not. Evidence gathered to put forth the socio-demographic variables that affect parental burnout, parental stress and relational resilience was discussed and commented in scope of this literature. Suggestions were presented by research results.
URI
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=tqUiYt63sTQLTpozMJ92QuUL9MTZF8YHH6_dU_PI2s7WPXo-jZOEvCXsXD-ov-Qrhttps://hdl.handle.net/20.500.14065/4939
Collections
- Tez Koleksiyonu [671]