dc.description.abstract | Amaç: İnfertilite, korunmadan, düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebelik olmaması durumudur. Klinik ve laboratuvar araştırmaları, çiftlerin infertilite nedenlerinin ortaya çıkarmak için yapılmaktadır. Bu çiftler incelendiğinde, %30-40 erkek faktörünün %40-50 kadın faktörünün ve %25 oranında her ikisine bağlı faktörlerin neden olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca tüm infertilite nedenlerinin %15’ini açıklanamayan infertilite oluşturmaktadır. Spermin morfolojisinin değerlerilmesinde iki metod vardır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) kriterleri ve Krugerin sıkı değerleri. Bu değerlendirmelere göre yapılan sperm morfolojisi incelemesinde baş, boyun ve kuyruk bölgesine ait toplam 38 adet anomali belirlenmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda %4’ün altında normal baş morfolojisi olan sperm örnekleri, teratozoospermia olarak adlandırılır. Yapılan pek çok çalışmaya göre spermlerdeki anomaliler, spermlerin döllenme kapasitesini de olumsuz etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı, major anomali görülen (globozoosperm, makrosefal sperm, tail stump sperm) teratozoospermi vakalarının embriyo gelişimi ve gebelik oranlarının üzerine olan etkilerinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma 2017-2019 yılları arasında Centrum Klinik Tüp Bebek Merkezinde infertilite problemi nedeniyle başvuran, kriterlerimiz dahilinde hastalardan alınan verilerin retrospektif incelenmesini içerir. Azospermik hastalar çalışmaya dahil edilmezken kadın yaşı 40’ın altında tutulmuştur. ICSI prosedürü (İntrositoplazmik sperm enjeksiyonu) uygulanan 100 hasta, sperm morfolojisine göre, normal morfolojisi sıfır (grup1 n=20), major anomalili (grup 2 n=60) ve normal morfolojisi olan (grup 3 n=20) olmak üzere 3 grupta incelendi. İstatistiksel olarak erkek yaşı, kadın yaşı, E2 (Estradiol) değeri, AMH (Anti müllerian hormon) değeri, elde edilen yumurta sayısı , transfer edilen embriyo kalitesi, gebelik oranları, gebelik kesesi ve canlı doğum oranları değerlendirildi. Bulgular: Çalışma dahilinde ki gruplar arasında majör anomalili olguların deneme sayısı en yüksek bulunmuş olup sadece majör anomalili olgular ile morfolojisi normal olgular arasından istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardır (p<0,05). Gruplar arasında 2PN, 3. gün embriyosu, 5. gün embriyosu, E2, AMH ve endometrium açısından da en düşük medyan değerleri majör anomalili olgulara ait olup gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktur (p>0,05). Her üç çalışma grubunun ortalama fertilize (2pn) olan M2 oosit sayısı, klivaj embriyo sayısı, ve 3.gün grade 1, grade 2, grade 3 embriyo sayıları ve embriyo dondurma oranları analiz edildi ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi (p>0.05). Çalışmamızın sonuçlarına göre gebelik oranları ve klinik gebelik oranları istatistiksel olarak anlamlı bir fark göstermemektedir (p>0.05). Sonuç: Globozoospermi haricinde, sperme ait bozuklukların ICSI sonuçlarına önemli bir etki gözlenmemiştir. Bu nedenle de ciddi erkek subfertilitesinin tedavisindeki en iyi yöntem ICSI’dir. | en_US |